Sağlık

Meme Kanserinde Tümör Boyutu Hem Evreyi hem de Tedaviyi Etkiliyor

Meme Kanserinde Tümör Boyutu Hem Evreyi hem de Tedaviyi Etkiliyor

 

Genel Cerrahi Uzmanı Prof., meme kanserinin evreleri ve tedavisinde tümör boyutunun büyük önem taşıdığını belirtti. Dr. Neşet Köksal, “Meme kanseri ne kadar erken teşhis edilirse ve tümör ne kadar küçük olursa tedaviden de o kadar çok beklentimiz olur. Erken teşhis edildiğinde iyileşme oranı neredeyse yüzde 100’e ulaşıyor. Ancak günümüzde ilerleyici meme kanserinin tedavi oranı da oldukça yüksektir. “Organa yayılmamış lokal ileri meme kanserinde yüzde 90’a kadar iyileşme mümkün.” Söz konusu.

 

 

Meme kanserinin dünyada her yıl 1 milyon kadını etkilediğini hatırlatan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Neşet Köksal, dünya çapında her platformda meme kanseri bilinçlendirme ve bilinçlendirme çalışmalarının amacının meme kanserini kitle oluşmadan teşhis etmek olduğunu hatırlattı. .

Prof. Dr., günümüzde hastaların sıklıkla kitle tespit edildikten sonra hekime başvurduğunu söyledi. Köksal, “Bu hastalarda kitle tespit ettikten sonra kitlenin büyüklüğünün tedaviyi nasıl etkilediğini öğrenmek istiyor ve bu konuda bir araştırma yürütüyor.”

 

“MEME KANSERİNDE İLERLEME HIZI GENELLİKLE 6 AY ​​YAKLAŞIKTIR”

Meme kanserinde tümörün büyüklüğünün hem meme kanserinin evresini hem de tedavisini yakından etkileyen bir durum olduğunun altını çizen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Meme kanserinde tanı ne kadar erken konulursa tedaviden beklentimiz o kadar yüksek olur ve hasta normal yaşantısına o kadar hızlı dönebilir.” Kanser hücrelerinin çoğalmasının normal hücre yapısından farklı olduğunu ve kanser hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde çoğalmaya devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Köksal sözlerini şöyle sürdürdü: “Farklı kanser türlerinde bu büyüme ve çoğalma oranları farklıdır. Bazı kanser türlerinde daha hızlı, bazılarında ise daha yavaştır. Bu çarpma oranını belirtmek için iki katına çıkma süresi veya iki katına çıkma süresi adı verilen bir terim kullanırız. Buradan anlaşılan, kanserin boyutunun iki katına çıkması için geçen süredir. Yani bir hücrenin 2 hücreye ulaşması veya 1 santimetrelik bir tümörün 2 santimetreye ulaşması için geçen süre. Meme kanserinin büyüme hızını etkileyen çeşitli faktörler olsa da bu süre ortalama 6 ay civarındadır. “Meme kanserinde tümörün yaklaşık 1 santimetre büyüklüğe ulaşması için geçen süre 2-5 yıl arasında değişiyor.”

 

“MEME KANSERİNİN SÜRECİNDE YAŞ FAKTÖRÜ ÖNEMLİ”

Kanserin büyüme hızını etkileyen birçok faktör olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Neşet Köksal, sözlerine şöyle devam etti: “Bu faktörlerin başında yaş geliyor. Örneğin 40 yaş altında ortaya çıkan meme kanserleri daha hızlı büyür ve daha agresif hale gelir. Menopoz öncesinde ortaya çıkan meme kanserlerinin daha hızlı büyüdüğü biliniyor. Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kişilerde ve menopozdan sonra hormon tedavisi gören kişilerde büyüme daha hızlıdır. Tümörün patolojik değerlendirmesinde bize çoğalma hızı hakkında bilgi veren bazı parametrelere de bakılır. “Kanser hücrelerinin farklılaşma veya çoğalma indeksinin yüksek olduğu durumlarda meme kanseri daha hızlı büyüyor.”

 

“TÜMÖR BÜYÜKLÜĞÜ ARTTIKÇA BÖLGESEL LENF DÜĞÜMLERİNE YAYILIMIN ARTTIĞI KABUL EDİLMEKTEDİR”

Bu nedenle meme kanserinde erken teşhisin hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Neşet Köksal, meme kanserinin erken evrede tedavi şansının yüzde 100’e yakın olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Köksal, konuyla ilgili sözlerine şöyle devam etti:

“Tümör büyüklüğü 2 santimetrenin altında olan meme kanserlerini koltuk altı lenf bezlerine yayılım olsa bile erken evre olarak tanımlıyoruz. Tümör büyüklüğü 2-5 santimetre arasında ise koltuk altı lenf bezlerinin durumu önem kazanmaktadır. Lenf bezlerinde hastalık yoksa hastalığı yine erken evre olarak değerlendiriyoruz. Ancak tümörün boyutu 2-5 santimetre arasındaysa ve lenf düğümlerinde yayılım varsa ya da tümör boyutu 5 santimetrenin üzerindeyse hastanın durumu ne olursa olsun hastalığın bir adım daha ileri gittiğini anlıyoruz. Lenf düğümleri ve hastalığı lokal ileri meme kanseri olarak tanımlıyoruz. “Karaciğer, akciğer gibi organ yayılımı varsa artık bunu metastatik, yani tümör boyutuna bakılmaksızın yayılmış meme kanseri olarak kabul ediyoruz.”

“Tümör boyutu arttıkça bölgesel lenf bezlerine ya da organ metastazlarına yayılımın da arttığı kabul edilmektedir” diyen Prof. Dr. Köksal, “Bazı çalışmalarda; 1 cm ve daha küçük meme kanserlerinde koltuk altı lenf bezlerine yayılma olasılığı yüzde 10 civarındayken, 5 cm’nin üzerindeki kanserlerde bu oran yüzde 70’e çıkıyor. Ancak tümör boyutu ile koltuk altı lenf düğümlerindeki yayılım arasındaki ilişki orantılı olarak artmamaktadır. “Bu, tümör boyutunun yanı sıra yayılmalarını etkileyen moleküler özellikler gibi başka faktörlerin de olduğunu gösteriyor” dedi.

 

TÜMÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜ TEDAVİYİ DE ŞEKİLLENDİRİYOR

Meme kanseri tedavisinde kullandığımız işlemler üç grupta toplanmaktadır. Cerrahi tedavi, kemoterapi, hormonoterapi ve akıllı ilaçlar adı verilen ilaç tedavileri ve radyasyon tedavisi olarak bilinen radyoterapi. Cerrahi tedavi ve radyoterapi hastalığın lokal kontrolünü sağlarken, ilaç tedavilerinin sistemik tedaviyi hedeflediğini hatırlatan Prof. Dr. Köksal, erken evrenin tedaviyi nasıl etkilediğini şöyle anlattı: “Uygulanan her tedavinin, yaşam konforunu bozabilecek istenmeyen yan etkileri olabilir. Meme kanseri küçükse ve erken evrede tespit edilmişse lokal kontrolü sağlayan cerrahi tedavi ve radyoterapi yeterli olabilir. Örneğin 1 cm’nin altında tespit edilen meme kanserlerinin büyük çoğunluğu kemoterapiye ihtiyaç duymayabileceği gibi tedavinin yan etkilerinden de kaçınacaktır. Lokal tedavilerin yanı sıra hormon duyarlılığı varsa hormon tedavisi, hasta akıllı ilaçtan fayda görecekse akıllı ilaç tedavisi de ekleniyor.”

“HASTALAR UYGUN OLDUĞUNDA MEMEYİ KURTARMAYI TERCİH EDİYORUZ”

Meme kanseri tedavisinde cerrahi tedavinin çok önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Prof. Dr. Neşet Köksal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Genellikle memenin cerrahi tedavisini yaparken memeyi mümkün olduğunca korumaya çalışıyoruz. Çünkü hastalar ilk başta meme kanseri tanısı konulduğunda kanserli memelerinin alınmasının kendilerini iyileştireceğini düşünüyorlar. Ancak yapılan araştırmalar, memenin korunduğu meme koruyucu cerrahi ile memenin alındığı mastektomi arasında nüks veya hayatta kalma açısından herhangi bir fark ortaya koymadı.”

 

“AMACIMIZ HEM HASTANIN TEDAVİSİNİ PLANLAMAK HEM YAŞAM KALİTESİNİ KORUMAK”

“Meme kanserinin cerrahi tedavisini planlarken, kanseri tedavi ederken hastanın yaşam kalitesini de korumaya çalışıyoruz.” diyen Prof. Dr. Köksal, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlar için memenin değerli bir organ olduğu unutulmamalıdır. Meme kanseri cerrahisinde uygun hastalarda memeyi koruduğumuz ve tümörlü kısmı çevre meme dokusuyla birlikte çıkardığımız meme koruyucu cerrahi tedavi formüllerini tercih ediyoruz. Ancak bu işlem yapılırken ortaya çıkacak kozmetik sonuçların da kabul edilebilir olması gerekir. Meme cerrahisi ameliyatında tümörün boyutu kadar memenin hacmi de önemlidir. Küçük memede 3 santimetrelik bir tümör için meme gözetimi ameliyatı iyi bir kozmetik sonuç vermeyebilirken, büyük memede 5 santimetrelik bir tümör için meme gözetimi ameliyatı yeterli kozmetik sonuç sağlayabilir. Tümör boyutu küçük olsa bile bazen göğüste birden fazla yerde tümör bulunabilir. Bu tür tümörlerde meme koruyucu cerrahi yerine mümkünse meme başı ve meme derisi korunarak tüm meme dokusunun çıkarıldığı deri altı mastektomi ve ardından çeşitli yöntemlerle meme rekonstrüksiyonu yapmayı tercih ediyoruz. “Günümüzde meme kanserinin cerrahi tedavisinde onkoplastik cerrahi olarak tanımladığımız, hastanın yaşam konforunu bozmayan yöntemler giderek daha fazla kullanılıyor.”

 

“BÜYÜKLÜK UYGULANAN TEDAVİYİ DOĞRUDAN ETKİLİYOR”

Tümör büyüklüğünün koltuk altı ameliyatını etkilediğinin altını çizen Prof. bunlara çözüm bulmak çok zor. Bu nedenle meme kanseri ameliyatı sırasında koltuk altı lenf bezlerini mümkün olduğunca korumak istiyoruz. Küçük boyutlarda genellikle koltuk altı lenf düğümlerinde daha az yayılım görüyoruz ve bu hastalarda sentinel lenf bezi biyopsisi dediğimiz sadece 2-3 işaretli koltuk altı lenf bezini çıkarıyoruz. Günümüzde meme koruyucu ameliyatı geçirmiş hastalarda, koruyucu lenf bezlerinden bir veya iki tanesinde lenf bezini aşmamış yayılım olsa bile, bu hastalarda koltuk altı lenf bezlerini çıkarmaktan kaçınıyoruz. Boyut arttıkça koltuk altındaki lenf düğümleri daha fazla etkilenir. “Dolayısıyla büyüklük, koltuk altı lenf düğümlerine yaptığımız ameliyatı doğrudan etkileyen bir faktördür” dedi.

 

“TEDAVİNİN NASIL VE NEREDE BAŞLADIĞI ÇOK ÖNEMLİ”

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Neşet Köksal, “Hastalar için ilk başta biraz korkutucu ve korkutucu olabiliyor. Bunu kabul ettikten sonra ‘Bu hastalıkta ne yapılmalı, nasıl bir tedavi uygulanmalı, bu tedavi nerede uygulanmalı?’ diye araştırmaya başlıyorlar. Meme kanseri tanısı konulduktan sonra hastanın yaşı, menopoz durumu, aile öyküsü, genetik farklılıkların olup olmadığı, hastalığın evresi, tümörün büyüklüğü, tek veya çoklu olup olmadığı, yakınlığı değerlendirilerek tedavi planlaması yapılır. meme ucuna, meme yapısına ve tümörün moleküler özelliklerine göre değişir. Bu planlama genel cerrah, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog ve patologdan oluşan bir komite tarafından değerlendirilerek belirlenir. Bu planlama yapılırken hastayla konuşulur ve verilecek karara dahil olması istenir. Bu durumda tedaviye ameliyatla mı yoksa kemoterapiyle mi, yoksa akıllı ilaçlarla mı başlanacağı, eğer öyleyse nasıl bir cerrahi tedavi uygulanacağı ve bunun için nasıl bir işlem yapılacağı hastayla birlikte konuşularak karar verilmelidir. koltuk altı lenf düğümleri. Hastanın bu konularda doğru bilgilendirilmesi, doğru merkeze ve gerçek adreslere başvurması önemlidir. Erken teşhis edilen meme kanserinde iyileşme oranının yüzde 100’e yakın olduğu, lokal ileri meme kanserinde ise bu oranın yüzde 85 civarında olduğu unutulmamalıdır. “Hastalar uzun, problemsiz, hastalıksız bir hayat yaşıyor” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu